Beden Hırsız, Ruh Mahkumdur..

Şiir Defteri

duygu-dolu-yazılar
Bir başkasının haketmediğini düşündüğün birşey senin haketmek istediğin olabilir.. onu kıskanırsın. Sahip olamadıklarını bir başkasında görmekten kendini geri alamazssın ama hiç bir zaman onun yerinde olmak istemessin
Çünkü insana öyle bir beden verilmiş ki.. öyle bir ruh vardır ki.. Kendi bedenini yırtıp ruhunun çıkmasına izin vermez..
Paralel olarak buna empoze edilmişiz..
Nasıl ki onun sahip olduğu imkanlarını kullanmadığı tarafının sahip olma imkanına sahipse beynin.. Onu istemek kendini verememen daha pahalıdır..
Satılmayan tek şey.. düşünceni kendinden çıkarttığın andır..
O senden çıktığı an başkasının beynnde bir labirent oluşturabilir..
Kime ne dersen de sen hep onun akılda bir yeri ve gereksinimi vardır.. Ben düşünmüştüm dediği yerlerden geçersin,
Ona sormazssın kimsin kiminsin neden ve ne için diye..
Düşünürken.. insan cevaplara sorularla çelişki kurdurur..
Kendini tanımadığın anlarda kimsin sorusuna verilebilecek en iyimser cevap kendi adını ve soy adını sana bu değerlerle koyulan manevi anlamı dile getirmektir..

Kapının arkasında dururken yada kapının yanından geçerken kapının çaldığnı duyduğunda aklında sadece kim olduğuna dair düşünceler ve mantıksal bildirgeler oluşur..
Hiç bir zaman arkasındakini göremezsin bu anda.. duyu organlarını kullanabilir tahmin edebilirsin..
Şurdan başlamak gerecek olursa..

Kimi beklediğine ve neyi beklediğine göre değişecek olursa..
O kişinin gelme ihtimal olasılığı yüksektir..
Ya o kişi değilse..
Kendini dış düşüncelerden kaç organını kullanarak aza indirebilirsin..
En düşük karekterin bile bir rolü var..

Evet kapı çaldı ve o an geldi..

Ve beklediğin kişi gelmemiş..

Ama neyi beklediğin görünmezlik bir kavram ise..

Kendini göremeyen bir gözlere sahip..

Ya peki kendinden başka neleri görürsün sen.. Kapının arkasındaki duyduğunla açtığın kilitimi..

Yoksa görmeden bakarak beklediğin 2. yabancı kişiyimi ?

Benimsediğin kimse beklediğin kişi değilse..

Duyduklarınla hareket eder.. ve ufak seslere tepki vermezssin..

Oysaki en ufak tıkırtılar gece uyandırır insanı yatağından.. karanlığından üşümeye kalktığı yatatağından açamadığı gözleirine kadar..

Farketmediği birşeyi yakalayana denk aynı rüyayı görmekten vazgeçemeyen duygulara yönelik kendine ettiğin isyandan kalkamamana verdiğin haktır uyumak..

Bir kilit.. açıldığında.. sağ tarafına dönersin..

Anahtar çevrildiğinde.. Rüyan’ın içinde olduğunu sanar ve inanmak istemezssin.. Kendini ne kadar tehliyeke atabilmenin güvencesini veremezssin ki..
Kendinle yüzleşirken unuttuğun bir cümleyi kurmaya acizken..
Seni hatırlayana yer vermek gerekir alınması gerekilen hacizlik duygusuyla kalbinde hareket eden bir hassasiyete doğru uzanan bir elle..
Açılır kapı..
Öğlenleyin kim o diyemediğin bir görünmezliğe verdiğin kulak misali şimdi duymaz olmuş..

Ağır bir uykun..
Bugünün yorgunluğundan,
Çok çalışamamandan..

Hep birşeyleri yaptığnıdan fiziksel olarak yorulmandan seni şikayet eden ruhundan bilinmezliklerdesin..
Kendine ne kadar eziyet ettiğinin farkında olmadığından..
Açılan kapının arasından çıkan sesi bile duymaz ve umursamaz olmuş ruhun..

Ruhu duymaz bir rahatlığı uyutursun kalbinde.. onu orda beslemiş büyütmüşssünde.. uyanmaktan korkacağına..
Uyumaktan umursamaz olmuş bir yerde bir kenarda bıraktıkların..
Onları hiç görmediğin gibi çalar kapın.
Girenin kim olduğunu duymasanda görmesende..

Herşey ustaca ve karanlığa sinidirilmiş bir hakimiyet düşüncesiyle haraket ettirilen duygularının toplamına bağlı hissiyet bedeni..

Ne kadar pay düşmüşsse hadine o kadar adım atar o arkadaki..

Veremediklerinle gelmiş kapına.. Kaç kişiyi çevirmişssin kapından bir kaçı doğruymuş sadece..

Duygularından önce veremediklerine göre hareket etmişssin birazda serzeniş ve haset etmiişssin..

Oysaki kıskanılan her birşeyin zenginliği vardır ve kıskanan kişi çok zengindir..

Sende gördüklerinden alamadıkların var bunu sende görende gördüklerinin arkasındakini farketmediklerinin öğrencisi..

Buna yetiştirilmek üzere hep bir bilgi birikimi..
Yetiştirdiğin her bir cümlede kelimelerini büyütmüş..
Kalbinle değil nefesinle yaşamışssın
Oysaki nefesi veren de pompalayanda kalptir..
Sende o yaşı yaşamışsın bir bilgi birikiminden sonra geride kalan en arkada öğrenci olmuşsun..

Kader’e inanırmıısn.. ?

Tesadüf yoktur..

İçeri girecek olan kişininde bu eve yönlendirildiği gibi..

Yakalarsan yakalanırım korkusu var mı içinde.. Kendinden neleri verebilirsin..

Az önceki gördüklerinden alınmak istenilen hakkı değil mi karşındakinin ?

Sende olup biten birşeyleri görememenin hakkıdır bir başkasının onu isteme ve iç güdülerine yatırdığı orda beslediği defalarca planlar hayeller ve sahip olma düşüncesiyle hareket ettirdiği organların beslediği acımasız günlerin sahipsizliği olmuş üstüne giydiğin korkusuzluk elbesesi..

Onu isteme hakkıdır bitmeyecek bir sebepse onun sahibi ve düşüncelerinin aklıdır o

Karşına 1 kere çıkıcak olursa

Tesadüf dersin..

Aslında onu defalarca gördüğünden sende eminsin çünkü onu çok iyi tanırsın..

Aslı; İnancın yanlış olduğundan kör gözlerin..

Doğru olsaydı onu yine gördüğünü ve hep göreceğinin farkına da defalarca vardığına varırsın..

Belkide o kapının arkasında kilidini zorlayan kişide o olmaz dı..

İstediklerinin yerine bi başkasının isteyipte sahip olamadıklarını koy.. basit ve paha biçilmez olsun..

Değersiz.. birşey..

Bir resim olsun diyelim..

Her gün yatak odasnda veya o eski anılarınza birazda baktığınızda yaşlandığını anımsatıp sadece o tarafı gördüğünden dolayı kendi; bedensel ve fiziksel haline üzülüpte duygulandığını sanan kişilerden diyelim ruhun..
Neden yüzleşmekten korkar olmuş kalbiniz..
Hep birşeyleri ortada bırakır ve çalınmaktan korku seli olmuş değersiz eşyalar var arada..
Kapıının arkasında..
Eve ilk girildiğinde çalınacak olan nedir ki..
Bir yabancı kapıdayken gece vakti neyi çalmayabilir..

Zili tabikide..

Oysaki o gecede olsa elini zile uzatacak cesareti kendinde beslemiş.. Göremeyipte sahip olmak istedikleirnin hakkını bir başkasının işaret parmağındaki o gece vakti cesaretine verilmiş bir duygunun kölesi ayaklar, Eller..

1 kaç kere uzanır eli.. Zil çalar..

Duyarmısın ?

Hangi cesaretle bir yabancı gecenin saat 3’ünde bir zili çalabilme cesareti olabilir ki..

Aslında o bir yabancılıktan ötede bir yerde..

Bir kere daha bassa o zile yine duymaz.. Ona göre tasarlanış parmaklara cesaret empoze edilmiş..

Bin kere bassanda duymaz artık o

Pili bitmiş bir zilin kalbinde nefeslik kadar yeri yoktur değeri ise korkudur..

Kapının açık kalmasından çok kitli olmasıdır suçlu kendisinin kendisidir..

Herşeyi kuralına göre uygulamak gerekir aslında kapı açılmış ama nezaketen de olsa üzerinde zil varsa basmadan girmek utangaçlık ve suçluluğun yıkımı üzerine daha çok yere batıran bir ifadede yer alır kırık bir yüzde..
En azından kendini hafifletebilmenin en küçümser cesaretidir, İyi niyet..

Girdiğinde.. Ses yapmamaya dikkat eder..

Evi çok iyi tanır.. uykularından bile çok kendisinden bile çok.. Her kadın kendi evinin işçisidir.. kendisine yer ayıramayacak kadar yer bırakır toz alınmayacak yerlerde..
Çalıştığından çok yer bırakmaz kendisinde o yüzden kapıyı kitlemeden önce uykularının nasıl kitleneeceğini düşünür..
Ve acaba unuttum mu denildiğinde,
Tekrar bakmaktan üşeneceği rüyalar görür..

Kaldırlmamaya kurulu saat’i çalar duymaz.. yine geç kaldığını düşünecek olursak bir günün diğer günden bir farkı olmaz..

Daha erkene kurmak ister.. bu sefer erken kalkmaktan korkar..

Karanlık gecenin en büyük korkusudur herhangi bir sese uyanmak..

İlk adımının arkasından diğer adımı attığında.. Yavaşça yürür nereye yürüdüğünü bilmeden Susadığnı farkeder ve mutfağa doğru ilerler..
Yeni bir bardak almaz..
Masanın üstünde kalan bir bardağa içeceği kadar su doldurur..
Oysaki..
Yarım kalmıştı bardaki su..
Yine yarısında bırakır..
Almak istediği bir çok şey varken susaması normal birşey mi ?
Nasıl bir cesarettir ki bu dalga geçer gibi..

Bir sağa bir sola dönerken.. Rüya gördüğümün ama unutabileceğim bir rüyayı hatırlamadığımın kaanatı ekseninde görürüm..
Dünya döner..
Var olan herşey dünyada yerini almış..
Bende bunun içinde ve bir evi kapsayan evinin içinide kapsayan eşyalarla duran bir süs kağıdı rolündeyim..

İsterim tüm haklı ve düşüncelerimin başkasına verilemeyen değer kadar hakkımı aramam olsun..
Belki bir umuttur..
Benim elimde olur bir başkasının kıymet bilmediği ve ona verildiği pozisyonlarda nasıl vuracağ hakkında takmadığı bir umudu niyetlerinde belli eder..
En büyük haksızlığı kendine eder ve kendisilye çelişir kalbi..
Buda onu öldürmememenin tek nedeni..
İnsan kendisiyle çelişebiliyorsa yaşamaya ve yaşamamanın değerini anlamaya hak kazanmış demektir..
Neden ben değil..
Gözlerimi açtığımda.. hep unuttuğum bir rüyanın değersiz olduğunu hatırlayacak kadar mı atmışım bilincime ?
O zaman neden düşünürüm ki bilincimde hep var
Varsayım yaptığım yarınlar bugünler..

Yarın ve bugün öncesi ve sonrası gibi..

Para ev araba..

Öncesinde ve sonrasında sahip olduğun ilk 3 madde gibi..

Lüks bir hayat değil sadece biraz elbise ve güzel görünmek için bir kaç makyaj mazemesi..

Hepsi bu değil mi aslında en büyük zenginlik…

Gözlerini boyadığında.. tamamen göründüğünden farklı bir tip olmanda..

Dudaklarındaki boya bir başkasını öptüüğünde ona boyası geçececek kadar şaşırtıcı olmasında..

Saçlarını boyattığında asla kendi renginden vazgeçilmezlik duygusunu kaybedip birdaha o anımsama duygusunu olduramamanda..

Bunlar kaybettiğin en büyük paranın bile geçilemeyen değerleri değil mi ?

Seni beğenenin evine sahip olma nedeninde bu nedende olduğunu bilecek kadar beğenmiyor musun kendini..
Şartlı mı sevdin sanki..

Muttafığında biri dururken..

Unutupta bir daha asla hatırlayamacağın rüyalarının tekrarını görürken..

Tekrar sor kendine..

Kaçtığın şeyden mi yakalanmak istersin..

Yoksa kaçacağın korkularının mı seni yakalayıp öldürmesini istersin.. ?

İçinde ölüm geçmeyen kaç kelimenin idamlık noktası var ki..

Sonuna bıraktığın her bireyin kendi çocuğunun olmayışını öldürdün..

Bir gün sende kendi evinin misafiri olabileceğini bile bile kapıyı kitledin..

Alışkanlık değildi bırakıp gitmek kendini.. bıraktığın yere bile bir kere gitmeyişinin özlemi bu içindeki bir başkasına kıskanma duygusunu besleyip büyüttüğün bi hırsızlaşmış hakkı kendine verme iç güdüsü bu..

Alamaz ki senden başka kimse onu.. Ruhu ona teslim edilmiş istemediğin her ne kadar dünya varsa.. dünya bir tanedir.. içindekiler çoğuldur..
Yaşar insanlar hep var olacak..
Sonu olan birşeyin mutluluğu ne kadar sonsuz olabilir ki..

Ölüp gidenlerden ibret almayacak kadar ölümsüz müsün sende..

Kendi evinde gördüğün yaabancıya misafir diyecek kadar yabancımısın dünyada ki evinde..

Bırak uyuyup rüya görmene bak sen nede olsa.. uyandırılıp daha büyük sesler duyduğunda daha çok farkına varılıp uyandırılacaksın..
Neye uyanmak istersen neler tarafından da öldürülmek, ama nedenler hakkındanda yaşatılmak istersin..
Belkide yaşamak için kendine söyleyebileceğin yalanlar vardır..
Oysa bugüne kadar değil mi hep seni kendi yalanlarının doğrularını öldürmüş olması.. ?

Şapkasını geçirmiş..

Birşeyler arama başlar.. ilk çekyat altlarından başlar..

Hiç kullanılmamış fincanlar porselenler tabaklar ve bir kaç altın görür..

Gördüklerinden kalmaz.. uzatır elini.. Aslında onlar oraya koyulan en değersiz ve bulunmaması gerekilen şeylerdir…
İnsanın kendiside öyle değil mi değer vermediği birşeylerin farkındalığı hep bir başkasının görme duyma ve isteme özelliği ile bağlıdır..

Alır doldurur..

Herşey o kadar ustaca ki.. yakalanma korksuyla girilmemiş bir ev sanki..

Tanıdık gibi gelir… ve öylece çıplaktır duvarlar soyulmaya hazır..

Bir kaç resim sehpanın üstünde.. onuda alır..

Ayakkbısını çıkarmayı unutmuş ve çok ses yapmasından korkulur bir hal almış nefes alış veriişleri..

Çıkartır..

Onuda..

Daha ağır şeyler almak yerine daha hafif şeyler seçilir..

Çünkü ağır şeyler daha çok önemsenen şeyler.. Daha çok kullanılan şeyler ise insanların gözünde para etmez..

Ve bende de var bundan denilmesi gerekilen birşeyler..

Ne kadar para etmesede..

En eskiye uzatılan eller tarafından korkutulur kalp duygularınca.. kendi baskılarnca..

Geçmişine iner resme bakarken gözler..

Kendi özgeçmişini hatırlar.. Onunda bir ailesi vardı doğmamış olan çocuğunun o kareye sığamadığı gibi bu resme sığrılmamış olanda kendi gördükleriymiş..

İçinde kötü bir his saklayan ama sırt tutmasını bilemeyen bir dilim var..

Yakalarsam söyleyebilir miyim kendimi teslim edebilirmiyim ?

Beden yapılacak olanların suçlusudur Ruh ise bunu yapanların mahkumudur..
Hiç gerek varmı bir kaç porselen almak için gördüğün bir resim karesinden duyulmamış sesleri çıkartmaya?

Bugün erken uyutmuşssun kendini.. Erkenden açılmış gözlerim benim..

Bir kaç adım attığımda..

Birşeyleri duyduğumda 2 şeyi görmediğimi anladım..

Biri kendimi..

Diğeri kendimi öyle görünce ne yapmayı bilmeyeceğim o durumda kalıp nasıl davranacağımı bilememeyi ?

Acaba hangisini teslim etmem gerek ?

Bunu yapan ruhum mu

Yoksa bedenim mi ?

Bir bir bu rüyayı hatırlar olacağım..

İlk defa öldürmedim kendimi..

Uyumalıyım..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İşlem Sonucunu Girin * Zaman sınırı tükendi. Lütfen CAPTCHA'yı yeniden yükleyin.