DEMİR LEBLEBİ

Şiir Defteri

Bu şiir tek kelime/ tek hece
Çözdükçe/ çözüldükçe…
düğümlenen bir bilmece
“ Kavuşamazsın Aşk olur” öyle mi?
Aşk olsun… Aşk olsun…
Aşk olsun sana koca Veysel Aşk olsun…
Aşk o kadar basit mi?

Bu hal: “HİÇ” bitmez, “ HİÇ” tükenmez…
Bu hal, Mavinin Aklı Ziyanda, Fikri Firarda olma halidir…
Bu hal, Şairin Şerri Şiirle Şerbet ettiği haldir…
Bu hal, kanadı kırık bir martının
Konacak sol bir omuz bulup konaklama halidir…
O martı kanadı kırıkda olsa artık bir Zümrüd-ü Ankadır…

Aşkın Atlası’nda en uzak mesafe
En fazla bir karış
Sol omuzdan kalbe….

Bu hal:
Ben, Beni, bana, bende benden sonra
Ismin de, cismin de altıncı halidir…

Rivayet odur ki,
Yavuz Nufel şairdir!
Kalan ömrüme yemin olsunki

Allah şahidim olsun ki
Değilim…. Değilim… değilim….
Belki olabilirim…

Şairin her aldığı nefes
Bir demir leblebidir…
Ve verdiği her nefes

Allah adına
Allah aşkıyla
Her kulunu sevmektir…
Ölenle bin kere ölmek,
Acıyı bal eyleyip içmektir….
Bu hal yüreğin demir
Demirin çelik
Çeliğin sevda olma halidir…
Yusuf olmaktır kör kuyularda
Ya tez kurtar ya bir bezirgan yolla
“Beni Kör Kuyularda merdivensiz Bıraktın…”

Bırakma!
Cehennemin dibi
Kaç kör kuyu derinliği…
Ve hizmet etmek Firavuna yıllarca
Tur dağında dolaşan çoban;
Ve Kızıl Deniz’e uzanan
Musa’yı mahcup etmeyen Asa

Haşa;
Ne mutlu yaprak olabilmek “O” ulu çınara..
Bu hal, dervişin deremediği,
Bu ermişin eremediği haldir…
Bu hal Yunus’un Usu,
Mavlana’nın daveti/ duyurusu
GEL…
“Kim olursan ol yine gel”
Gelirim/ geleyim gelmesine de deli kimliğimle mi
Gelirim de,
Ya közüm küllenirse,
Ya sözüm tükenirse,
Ya ne getirdin, derlerse…
Değiliğim yeter mi
Ya yetmezse!…

Bu hal,
Kıldan ince kılıçtan köprü üstünde
Tek ayakla dans edebilme halidir…
Düşerim… Düşerim… Düşerim
Düşlerim….
Düşük yapar düşlerim… düşerim…. Düş… Düştüm…
Gülmeyen adamın
gül düşer mi düşlerine…
Ameledir Şair
Tek heceye
Gündüz gece
Aşk…

Şair değilim haşa
Olabilirim belki
Şiirin şerrinden korkarım
Allah’tan korkduğum kadar
Ben Sendeki “SEN”leri sevdim…
Bilrim her şair bir demircidir
Ve de her aldığı nefes
Demirden leblebidir…
Homurdadıkça körük
Etrafa saçılan/ oynaşan
Her kıvılcım
Fezada keşfedilmemiş bir gezegendir
Ve O’nun gözleri önündedir…
Demircinin asıl derdi Güneştir…
Dokunmak /avuçlamak
Ve Güneşi zapt etmektir……

Ve alnında demircinin
boncuk boncuk erimiş demir/ ter
Her biri
Bir umman, bir derya eder…
Kulak ver dinle
arş-ı alaya ulaşan bu ses… bu ses…
bu sese
Çekiç sesi mi denir!
Dinle….
Bu sesler: Do- re- mi- fa- sol- la –si’den sonraki
Dokuzuncu , onuncu notanın sesidir…
Demir döven

Demir Bilek…
Demire su veren
Çelik Yürek
Demir bilek, Çelik Yürek
Kazma Kürek..
Tek heceye IRGATTIR Şair:
AŞK…
Demir,
kor ateşler içinde kordan kor iken
su ver/ tavdır
deniz kase/ yetmez..
su taşısın karıncalar
kavillerince
La fonten’den asılarca önce
Atıldığında İbrahim Urfa’da ateşlere

Karıncalar… karıncalar…
Ağızlarında su taşıyan karıncalar….
Karınca kararınca, katar katar karıncalar…
O karıncalarki;
Yazların neşesi cırcır böceğine
Kış ortasında/kapı önünde
“Şimdi de biraz oyna” demez,
Kapıdan geri çevirmezler…

Karıncalar

Yine su taşısınlar

Karınca kararınca

agızlarında denizlere..

Bu Hal:

Katran Karası kara gecelerde

Kara Toprak Altında

Kara gözlü kara karıcanın

Göz bebeklerinde

Işıktır, fer’dir

Asıl mesele:

O fer’le

Karınca gözlerindeki fenerle

önünü/ dününü/ yarınını göremektir…

Demir denizi emince,

Demirci hüneriyle

Kılıç kınına dar

jilet keskinliğinde…

örs / çekiç nağmelerini dinle…

bu sesler

bu sesler,

çekicin örs ile zifadır…

Bu sesler, bus ses…

Do… Re… Mi.. Fa… Sol… La… Si… den sonraki notanın sesidir…

Yar boynu kılıç vurmaz / işlemez

kan akmaz, can çıkmaz

boş damar/ ruhsuz beden

ben de, bana has, bence, kendimce

demir artık demir değildir

Allahım bu nasıl bir bilmece?

deniz çözer

su çözer

demir çözer, çelik de

AŞK: ÜÇ HARF TEK HECE…

VUSLAT… FENA FİLLAH… MERTEBE…

AYRILIK… İŞKENCE…ÇİLE…

Demir de benim deniz de

su da benim, kılıçta

akmayan kanda

çıkmayan can da benim

ben senim… ben senim… ben senim… ben senim…

sen ben misin!?…

örs üstü köz, köz üstü söz

döv… döv…döv…

söz kabına batır/ su ver

sevda çeliği çıkar

örs üstünde örseleme beni

en derin anlam: anlamsızlıkta

ummanlar ortasında

yunuslardan yardım istedim

yüzmeyi değil, boğulmamayı öğretiler

ve en derin deniz

kendim gerçeğiyle boğuşurken

ben yüzmeyi istedim,

bana uçmayı öğrettiler

Sen benim can içinde konuşan

can içinde koşuşan, çan çiçeğimsin…

Gün gelir han yıkılır

baykuşlar tüner virane

Hancı ölür

Eti- kemiği börtü böceğe amade

An,

Şairin Şerri Şiirle Şerbet ettiği andır…

Bu an “Aklı ziyanda fikri firarda Mavinin”

Deilik med-cezirlerinde “ hiçlik” mertebesinde

Kendi Elleriyle deli gömleğini

Biçtiği/diktiği/ giydiği andır..

sen benim imgeler içinde mecazımsın…

Anlatabildim mi, anlayabildin mi,

Hâlâ anlamadıysan

Evin yıkılsın,baykuşlar tünesin viranene

Akrepler yılanlar yuva yapsın gecelerine..

Cebrail de benim Azrail de

Cennet de benim Cehennem de

ben senim… ben senim… ben senim… ben senim….

sen ben misin…

seni seviyorum…

seni seviyorum…

seni seviyorum…

seni seviyorum…

seni… seni… seni… seni… seni… seviyorum

işte Aşk….

Enel Hak!…

Yavuz Nufel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İşlem Sonucunu Girin * Zaman sınırı tükendi. Lütfen CAPTCHA'yı yeniden yükleyin.