Mevsimlere Göre Cilt Bakımı Önerileri

Güzellik

Cilt-Bakim-Onerileri
Vücudumuzu etkileyen iklimsel şartlar, bizleri tabiatın ritmine uymaya zorlar.Bu nedenle bakım programlarımızın seyri mevsimlere göre değişiklik gösterir. Mevsimler değiştikçe cildimiz, cildimiz değiştikçe cildimizin ihtiyaçları, cildimizin ihtiyaçları değiştikçe de kullandığımız ürünler değişir. İşte bu yazımızda farklı mevsimlere göre cilde yapılması gereken cilt bakımı önerilerinden bahsedeceğiz.

Örneğin kış mevsimine doğru ılık sonbahar rüzgarları, yerini kuru-sert rüzgarlarla birlikte kar ve yağmura bırakır. Gökyüzündeki gri bulutlar ve puslu bulanık hava nedeniyle keyifler daha da kaçar. Kapımıza dayanan kış, ruh durumumuzu olumsuz yönde etkiler, stres, yılgınlık, çöküntü gibi hollere gireriz. Çetin kış şartlarında soğuk sert rüzgarların ve kirli havanın tenimizde yaratacağı olumsuz etkileri önlemek, eve kapanmanın getirdiği hareketsizliği yenmek için cilt ve vücut bakımının yanı sıra; sağlıklı beslenmeye de özen göstermemiz gerekiyor.

Kışın daha kuru hale gelmiş cilt, nemi daha zor depolar. Çünkü atmosferin nem oranındaki düşüş ve kalorifer ya da soba gibi ısıtıcılar, yağ bezlerinin daha az çalışmasına neden olarak cildi yıpratır. Kuru, yağsız ve hassas bir cilde sahip olanlar; bu mevsimde pul. pul dökülen, tahriş olmuş, kızarmış ve biraz da porsumuş bir görüntüyle boğuşmak zorundalar. Hal böyle olunca; cildi dıştan beslemenin yanı sıra, yiyeceklerle içten de beslemek gerekir. A, C, E vitaminlerinin vücuttaki eksikliği cildin yaşlanmasına ve kırışmasına zemin hazırlar. Bu nedenle A, C, E vitaminleri içeren yiyecekleri yemeğe özen göstermeliyiz, meyve sebzeyi soframızdan hiç eksik etmemeliyiz.
Biraz da güçlü birer antioksidan olan bu vitaminlere göz atalım.

Bu mevsimde sadece nemlendirici yeterli olmaz. Dışarı çıkarken mutlaka koruyucu C vitaminli krem sürmek gerekir. Küçüklerin hassas cildi, yetişkinlere kıyasla çok daha duyarlı ve zayıftır. Bu nedenle onların cildine de koruyucu krem sürmek, bilhassa karlı ve aşırı soğuk havalarda gereklidir. Yağ ve nem yönünden zengin olması gereken nemlendiriciler, sert ve kuru hava koşullarına karşı kalkan görevi üstlenir. Gece kremleri ise içeriklerindeki “AHA” Q10, yenileyici ampuller ve maskelerle, cilt için zorlu olan bu dönemin atlatılmasına yardımcı olur.

Kış mevsiminin en güzel ve zevkli yönü dağ sporlarıdır. Fakat karda oradan oraya koşup birbirine kartopu atan ve pistte kayak yapmaya çalışanların dikkat etmesi gereken bir nokta var: Kar, güneş ışınlarını yansıtır ve bu ışınlar do tenimize zarar verir. Bu nedenle, dağa giderken önlem olarak güneş koruyucuları kullanmak şart.

Bu mevsimde her gün yapılan aşırı sıcak ve fazla uzun banyolar ile sıkça el yıkamak cildi yıpratır. Ancak haftada bir gün saunaya gitmek, vücudun toksinlerden arınması yönünden çok faydalıdır. Metabolizmanın uyarılması ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar.

Kış mevsiminin neden olduğu depresyon, sinirlilik gibi ruhsal durumların çıkması bir yana, aynaya baktığımızda oksijeni azalmış kötü bir cilt görmek de canımızı sıkar. Bu nedenle birer enerji deposu olan renkleri kullanabiliriz. “Bu renkler de ne?” mi diyorsunuz? İşte sorunuzun cevabi:

Örneğin; canlılık ve ışığın enerjisini taşıyan sarı rengi günlük hayatımızda bolca kullanabiliriz. Portakal, greyfurt, muz, mango, kavun gibi meyveleri sıkça tüketerek canlılık kaynağı olan bu rengin gevşetici ve aydınlatıcı gücünden faydalanırız.
Bu çetin mevsimin şartlarıyla savaştıktan ve önlem aldıktan sonra, ilkbahar mevsimine doğru ilerlerken bünyemizde neler oluyor? Mevsimler arasındaki farklılıklarda cildimiz için acaba neler yapmamız gerekiyor?

Evimize dolan temiz havayla oksijen alım düzeyimiz, güneşin ışınlarıyla da etkinlik durumumuz artar. Kışın biriktirdiği yükleri ise hareketlilikle üzerimizden atar ve derin bir oh çekerizl

ilk güneş ışınlarına karşı yerinde bir hazırlık için vücut ve yüz cildine iyi bir peeling şarttır. Bu işlemden sonra, hemen güneşe çıkmamak lazımdır. Zira cildimiz UV ışınlarına karşı cok hassas tepki verebilir.

Cildimizi ilkbahardan itibaren güneşe alıştırmaya başlıyoruz. Bulutlu havada bile ışınların % 43’ü yeryüzüne ulaşır. Bu nedenle açık ve güneşli havalarda koruma faktörü içeren ürünler sahnede yerini almaya başlar.

Ilık ilkbahar günlerinde vitaminler, enzim bazlı ürünler ve nem depo edici maskelerle cildimizi canlandırmamız şarttır. Adaçayı, ısırgan çayı, gibi içecek kürleri; sarmaşık özü ve biberiye ile yapılan tüm banyolar ve doğal kuru fırçayla yapılan vücut masajları (banyodan önce) son derece yararlıdır.

Yaza merhaba diyeceğimiz günlere doğru yavaş yavaş yaklaşırken ürünlerimizi özenle kullanarak, temiz havanın bol olduğu ortamlara çıkarak, bitki çaylarıyla kürler yaparak zindeliğimizi kazanırız.

Yazın ise deniz ve kumsal, güneşle el ele verip tatil beldelerinde binlerce insana neşe ve mutluluk kaynağı olur. Güneş kuşkusuz sağlık açısından son derece yararlıdır. Ancak dozunda faydalanıldığında iyi bir dost, doz aşıldığında ise düşman olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Güneşin yararları:
* Kaslardaki glikojen stokunu arttırır
* Kalp ve kas dayanıklılığını arttırır
* Kandaki şeker seviyesini düşürür, kan basıncı düşer
* Kemikler için D vitamini kaynağı olur
* Raşitizme karşı faydalıdır

Sağlık açısından son derece riskli saatlerde güneş ışınlarına maruz kalmamız madalyonun öteki yüzüdür. Cildimiz bu ışınlarla beraber serbest radikallerin de saldırısı altında kalır. Aman dikkat! Yaz mevsiminin sıcaklığında ter ve yağ bezleri çok yoğun çalışır. Tuzlu su ve güneş, cildimizin daha do kuruyup nem kaybetmesine yol açar, hassas ciltlerde de alerjiler ortaya çıkarır.

Bu mevsimde hava, toz yönünden daha da kirli olur. Serbest radikal dediğimiz zararlı düşmanlar, güneş ışınlarının tetiklemesiyle hücrelerimize saldırır. Gözlerimiz kah klorlu havuz suyundan, kah tuzlu deniz suyundan etkilenip kızarır. Güneşte kısılan gözlerin çevresindeki kırışık oluşumu da ayrı bir derttir.

Işınlar bize sadece kumsalda yatarken zarar vermez. Sıradan günlük meşguliyetlerimiz esnasında da güneşin zararlı etkilerine maruz kalırız. Bilhassa 10:00-16:00 saatleri arasındaki ışınlar; arabamıza binerken, bahçede gölgede otururken, yürüyüş yaparken üzerimizde hasarlarını oluştururlar.

Güneş hasarlı cilt; orta derideki liflerin zarar görmesine bağlı olarak, derin kırışıklarla dolar ve kuru meşin gibi bir hal alır. Bu hasarın diğer bir boyutu do ciltte kahverengi lekelerin oluşmasıdır.

Bütün bu olumsuz koşullara karşı kalkan oluşturan ve su kaybının önüne geçen kozmetik ürünlerini isabetli kullanmak, bu mevsimde büyük önem taşır. Cildimiz bu mevsimde; çok yoğun çalışan yağ ve ter bezleri nedeniyle, süreceğimiz ağır ve yağlı ürünleri kaldırmaz. Nem yönünden zengin, daha az yağlı ve serbest radikallere karşı koyan (A-C-E) ürünlerle desteklenmelidir.

Güneşlenme nedeniyle gerilen ciltler için güneş sonrası; aloe vera, homamelis, papatya gibi kaybolan nemi geri veren, cildi yatıştıran, sakinleştiren ürünler kullanmak da şarttır. Hepsinden önemlisi de bu mevsimde bizi tehlikeli ışınlardan bir dost gibi koruyan (5PF) güneş koruyucuları denilen ürünleri yanımızdan hiç eksik etmememizdir.

SPF ürünleri alırken 4 önemli hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.
Cildin türü
Ürünün içeriği ve koruma faktör

Kullanım tarzı: (“Güneş ve Cildimiz” bölümünde herkesin cildine göre nasıl SPF ürün alacağını etraflıca anlatmıştık. Bu aylarda güneş ışınlarına karşı kendi korumasını oluşturmak üzere derinin en üst katındaki ölü hücre tabakası kalınlaşır. Cildin bu durumuna önlem olarak, haftada bir defa akşamları peeling işlemini yaptıktan sonra, nem maskesi uygulamak gerekir).

Gidilecek tatil yöresinin güneş ışınlarını ne kadar çok aldığı…
Bu mevsimde cildin temizliğine sabah ve akşam olmak üzere önem vermek, nem maskesini ve yağ bezlerinin çok çalışması sonucu gözenekler daha iri olacağından- kil maskesini haftalık bakımda uygulamak, güneş sonrası bakım ve 5PF ürünlerini düzenli kullanmak adeta bir zorunluluktur. Tabi ellerden su şişesini eksik etmemek kaydıyla…

Yazın güneşe karşı en hassas yerler burun, dudaklar, göz çevresi, kulaklar, omuzlar, dekolte, diz kapakları arkası ve boyun bölgeleridir. Özellikle tahriş olmuş gözlere sakinleştirici jeller, dudaklara koruyucu stikler şarttır. Başımızdan hiç eksik etmeyeceğimiz geniş kenarlı şapkaları da unutmayalım!

Sonbahar mevsiminde, cildi derinlemesine temizleyen peelingin önemi her zamankinden daha da fazladır. Yaz boyunca, güneşe maruz kalan cildimizin ölü hücre tabakası kalınlaşır ve böylece tazelenme ihtiyacı artar. Yaz mevsiminde kalınlaşan yüz ve vücut derimizin, haftada bir peelınge ihtiyacı vardır. Kuru ciltlere nem maske, yağlı ciltlere de kil maske gereklidir. AHA’lı ürünler yazın kullanılmaz. Havalar gitgide soğumaya başlarken, cildimize süreceğimiz ürünlerde yağ miktarı biraz daha fazla olabilir. Yağlı ciltler ise yine su bazlı ürünlere devam etmeliler. Bu mevsimden itibaren cildimizi kış şartlarına hazırlamaya başlamamız isabetli olur

Peeling Yaparken
* Peeling yapmadan önce cildin temizliği yapılır.
* Peeling ürünü cilde sürülür.
* Eller hafifçe ıslatılarak, ürün yumuşak dairevi hareketlerle cilde sürülürken göz ve dudak çevresi hariç tutulur. (3 tur)
* Bu işlemin sonunda, cilt yıkanır yo do ıslak süngerle peeling ürün ciltten uzaklaştırılır.
* Ardından cilt mutlaka toniklenir. Maske, bıçak sırtı kalınlığında bir spatulayla dudak ve göz çevresi hariç olmak üzere cilde sürülüp 15-20 dakika arası bekletilir. Islak süngerle veya suyla yıkayarak ciltten uzaklaştırılıp tonik sürülür. Sivilceli, hassas, ince ciltlere bu uygulama yapılmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İşlem Sonucunu Girin * Zaman sınırı tükendi. Lütfen CAPTCHA'yı yeniden yükleyin.