Ciltte 25 yaş dönüm noktası

Güzellik

cilt-bakimi-zararlari
Vücudunuzu kaplayan, düzenli olarak bölünebilen ve birbirine sıkı sıkıya bağlı, sağlam cilt hücreleri ile doğarsınız. Ancak cilt sadece koruyucu bir zarf değildir. Tıpkı akciğerleriniz, karaciğeriniz ve beyniniz gibi onun da işlevleri ve yapması gereken görevleri vardır. Vücut ısınızı düzenler, duyularınızı iletir, soğuk bir esintiyi hissedebilmenizi ya da sıcak bir ocaktan uzaklaşmanızı sağlayarak yanmanızı engeller.

Ayrıca cilt, önemli bir savunucudur. Narin genetik yapısını radyasyondan korumak için pigment üretir. Bazı cilt hücreleri, asker görevi görerek saldırganlara karşı koruma sağlar. Gerektiğinde diğer hücreleri koruyucu protein salgılamaları için alarma geçirir ve vücudun bağışıklık sistemini uyarır. Cilt, görevlerini yerine getirirken aynı zamanda kendini de kuvvetlendirir.

Yağ bezleri sebum salgılayarak, cildin üzerine tutunan yağlandırıcı bir etki yaratır ve dahili nemlendirme sisteminin nem düzeyini dengede tutmasını sağlar. Cilt sürekli kendini onardığı ve yenilediği için eskimez veya bozulmaz. Serbest radikalleri bastırmak için doğal antioksidan dolaşımı yaratır ve her bir hücreye ihtiyacı olanı verebilmek için besinleri parçalayarak önemli moleküllere ayrıştırır.

Deri en büyük organdır
Vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 16’sını oluşturan deri, en büyük organdır. Yüzünüzde bulunan derinin her 25.4 milimetre karesinde yaklaşık 65 tüy, 100 yağ bezi, 650 ter bezi, 78 sinir alanı ve 19 kılcal damar bulunur. Cilt bir çeşit fabrikadır. Cildin; hücre ve onları bir arada tutacak materyalleri üretmek için şeker, su ve proteinlere ihtiyacı vardır.

Metabolizmasını korumak için yağ ve amino asitlere, yapısını korumak için B vitaminlerine, mikro minerallere ve bunun gibi başka şeylere ihtiyaç duyar. Ayrıca bu yapıların bir çeşit biyolojik paslanma durumuna maruz kalmasını önlemek için de antioksidanlara ihtiyacı vardır. Diğer organlarınızın aksine cildiniz göz önündedir. En azından cilt yüzeyini gözle görebilirsiniz. Renginden ve yapısından cildin canlı ve sağlıklı olup olmadığını bir bakışta söyleyebilirsiniz. Aynı zamanda kaç yaşında olduğu ile ilgili tahminde de bulunabilirsiniz. Hepimiz hayata, benzer yapısal ve hücresel donanımla başlarız.

Bir bebeğin nemli, yumuşak, pembemsi tombul yanakları karşı konulmaz güzelliktedir. Çoğu zaman bu güzelliği dokunarak hissetmek isteriz. Her ne kadar zamanla ergenlik sivilceleri bozulmalara neden olsa da cilt, diriliğini ve canlılığını 25 yaşına dek korumaya devam eder. Fakat bu noktadan 60 yaşına kadarki süreçte cilt fark edilir bir çöküş yaşar.

Yaşlanan cildin rengi matlaşarak sararır
Destekleyici yastık görevi gören yağ yapı, kemikler ve altındaki dokular büzüldüğü için yaşlı bir insanın cildi incelir ve gerilir. Cilt alttaki kaslardan ve yüzdeki dokulardan ayrıldığında alın, elmacık kemikleri ve çene çizgisinden aşağı sarkar. Rengi matlaşır, hatta sarımsı bir hal alır. Yüzeyinde koyu lekeler ve karaltılar ortaya çıkar.

Bu da bazı pigment üretici hücrelerin yaşlandığını ve diğerlerinin de kaybı telafi etmeye çalıştığını gösterir. Ancak her yaşlı insanın cildi böyle görünmez. Yaşlı olduğu halde cildi hâlâ güzel olan birini düşünün. Elbette, yağlarda kaybolmalar ve dolayısıyla ve bazı sarkmalar oluşmuştur, ancak cildin rengi belirgindir ve sağlıklıdır.

Cildinize nasıl baktığınız önemli
Ebeveynlerinizden aldığınız genler yaşlandığınızda cildiniz de dahil olmak üzere tüm organlarınızın nasıl çalışacağını büyük ölçüde belirler. Genetik faktörleri saymazsak, cilt yaşlanmasında en önemli etkenin; kendinize içeriden ve dışarıdan nasıl baktığınız olduğunu düşünüyorum. Kalıtımsal miraslarınız başlangıç noktası olabilir ancak miras olarak aldığınız genlerin risklerini değiştirebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İşlem Sonucunu Girin * Zaman sınırı tükendi. Lütfen CAPTCHA'yı yeniden yükleyin.