GözyaşLarını SakLa İçinde..

Şiir Defteri

“Acıya her rastladığında, değiştir yolunu
Korkuya cesaretli gülüşler serpiştir
Hayat merdivenlerinde sen de birgün,
Oynarsın bebeğim sevda oyununu..”

Ne zaman sevdaya tutulsan yanarsın, acır canın acının çelik kanatlarında. Yarınlara, özlemlere, inadına yürüyüşün başlar, nice baharlar uzanır önünde ve nice güneşler doğar baş ucunda. Doyumsuz güzellikleri vardır hayatın, düşüncelerin renk verir onlara. Korkuya cesaretli gülüşler savurup, gecelerin bitmez öyküsünde yarınları düşünürsün..

Asmada üzüm, üzümde şarap tadı vardır oysa. Göğsündeki ateş, yüreğindeki sevgi ve dilindeki şarkılarla öylesine yaşarsın hayatı. Gülüşün, durmadan koparılan papatya falı, oynarsın yüreğini titreten her ritimde. Aynalarda görünmez sevgi, güvercinler özgür olmalı, kafesini içinde taşır bülbül, iki yüzlü bir acıdır anlayacağın aşk..

Güneş koy istersen bu şiirin adını. Güneş, her gün doğmaya mecburdur çünki. İçindeki ışıkları gizleme, uzağında dur aldanışların. Karanlık sokaklara dalma, ekmeğini suya banıp ye, doygun yaşamak için. Sorularla dur yaşam merdivenlerinde, güçsüzlüğü sil defterinden ve öfkelerin gözlerine sürmeler çek, korkmadan..

Şiirden şiire koşan şu çekirge yüreğimde, geceleri oturup kendimi dinlerim. Rengini bulamadan denize karışır ırmaklarım benim. Kervanlar geçer her gece içimin çöllerinden. Duygularımın aşındırdığı yollarda kuşkuyla yürürüm. Sevdalar çalar ara sıra kapımı, hüznüm kafesine girer, sözlerim alevlenir, bahar yağmurları yağar üzerime..

Susayıp aşka, acının memesine yapışma. Benim elini öptüğüm tüm sevdalardan bir tutam kül kaldı geriye. İhanet, aşkla beraber gelir, onunla gider bir zaman sonra. Bu yalan kalabalıkta, kuşların kanatlarını okşayabilirsen, mavi denizlerde kendini görebilirsen, aşabilirsen tüm pusuları, çukurlardan da atlarsın. Hergün yeniden sına sevgini, hergün artılarından eksiler üret. İçinin mavi gülüşüne kulak ver ve uzak dur yalanlardan..

Tüm bunlardan sonra ağlayayım deme sakın. Gösterme gözyaşını dostuna, düşmanına. Eğme başını yere. Göğsündeki okyanus sevdaları boşa harcama. Soluğunun gizemli kabartılarıyla meydan oku hayata. Düşlerini tıkma demir parmaklıklara..

Ne çektiysem, şu yüreğimden çektim küçüğüm.. Sevdikçe var olan insanlardanım anlayacağın. Yüzümün traşa hasret çizgilerinde geçmişi birkaç kareye sıkıştırıp aşka dokunmak için çok koştum. Gecenin yalnızlık sunan karartılarında aydınlığı aradım. Ve her sevdada yalnızlığa yakalanmamak için önce ben kaçtım. Masum yasaklardan, bahanesiz yalanlardan, aldanışlardan ve sorgulardan hep uzak kaldım. Bazen bomboş bir kaldırım, bazen de yıldızlı bir gökyüzü oldum. Yandım, yakıldım, ırmak olup çağladım, yüreğimin her kilometresine sevdanın adını kazıdım..

Gözlerini içime çevirdiğinde yitik bir aşk rüyasını uyandırırsın uykusundan. İçimdeki çocuklar koşar parklara. Fışkınlarım saçlarına dolanır ve yüreğinin kutsal limanlarına demir atar gemilerim. Korkularına gem vurmayı denemek için çok küçük, sevdayı reddetmeyecek kadar büyüksün. Acılar, yaşandıkça güzel, sevdalar kırgınlıklarla anlamlıdır. İçindeki çiçeklerin dal uçlarıyla tutun baharlara. O baharlarda yeniden doğ ve aç göğsünü yeni sevdalara. Birgün, kutsal yüreğinde fırtınalar dinince sözlerimi anlar, ömrünün sayfalarında isimsiz bir şiir olurum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İşlem Sonucunu Girin * Zaman sınırı tükendi. Lütfen CAPTCHA'yı yeniden yükleyin.