Hayata Köprü Kuruyorum

Şiir Defteri

Bilincimle, yüreğimle, aklımla ve bile¬ğimle bunların farkındayım diyorum. Zaman başka bir zaman ırmaklara akmak, başka iklimlere doğru taşmak istiyorum bu iklimlerde çocuklarımızı eğitelim, soğuğa dayanıklı her türlü virüslere bağışıklık ka¬zandıralım. Şu önemli yaşam kavgasında kazanalım, kazandıralım.

Heyecan, coşku umut belki de korku ama bu korkuları ye¬nelim. Omuzlarımızdaki yükün bilincine varalım yaşayalım ve de yaşatalım bende bıraktığı izleri sizde yakalayacaksınız. Bir gün okunacak elbette bu yazdıklarım diye düşündüm şimdi evet evet şimdi içimden böyle geçti. Yine yeniliyorum ki hayatta, insanlara, dünyaya yeniden eskisinden da¬ha güçlü, bilinçli olmayı, umudumun ge¬lecek yarınlara olan inancımın kuvveti için öğrenmem, emek harcamanın ve de sabır¬lı olmanın gerektiğini savunuyorum. Gök¬kuşağının tüm renklerini gelecek kuşağa mutluluk ve sevinç veren zengin bir iklime bürünmesini isteyen bir tek ben olmayaca¬ğıma dair kendime evet kendime söz veri¬yorum. Açlık ve sefaletin olmadığı, kadı¬nın ikinci bir varlık olmadığı hakların öz¬gür ve eşit yaşandığı, özgürlük kokan ya¬rınlara umut kokan dünyaya koşmak, yel¬kenler açmak istiyorum. Tanrım nedir bu bendeki bilinmeyen. Nedir bu denklem? Umudum yaşama, dünyalar kadar inan¬mak ve de dünyalar kadar yaşatmak istiyo¬rum. Nedir ki beni bu kadar yaşama bağla¬yan sebepler kendimi frenleyemiyorum Allah’ım korkmuyorum cisimleştim sanki daha fazlasını düşünüyorum buna gücüm yetecek mi? Dünyayı fethetmeye çalışan insanlığın etkin bir parçası olmaya çalışı¬yorum evet gökkuşağı kadar renkli dünya¬ya acıları, sorunları, insanlığı, zaafları, ce¬saretleri renklere, çiçeklere, dizelere, yazı¬lara, ışıklara götürmek istiyorum. Ne olur kimse karşımda durmasın, set olmasın en¬gellenmesin beni çünkü ben kendimi bile tutamıyorum yazdıkça, yazmak dünyaya sesimi duyurmak istiyorum tutmayın beni artık. Umudun büyüdüğü gecelerde her sabah yeniden doğar umutlar diyorum.
İnsan yüreği bir yanardağa benziyor mu, umutlar birikir, biriktikçe büyür, büyü¬dükçe renklenir, biçimlenir biçimlendikçe sığmaz olur. O yüreğe bir volkan misali patlak verir bir yanardağa dönüşmez mi? Yüreğimizdeki deli fırtınaları sakinleştirelim, dinginleştirelim ama en ufak esen yel¬lerde sellere kaptırmayalım. Her anımızı yapmaktan yana dolu kullanalım bu seller¬de boğulmayalım. Kalemime engel olamı¬yorum ne yapabilirim? İnsanları seviyorum ayrım yapmaksızın, onları güldürmeyi gö¬rev biliyorum bunlardan zevk alıyorum ne yapayım dünyamı seviyorum onun için deki yapı taşları olan (insanları)’nı seviyo¬rum, türküler söylemeyi sevdiklerimle bir¬likte umuda yürümeyi seviyorum ne yapa¬bilirim tutamıyorum kendimi eminim be¬nim gibi çok düşünen, yaşama sarılan sarılmayı seven sevgiyle kucaklaşanların olduğunu düşünüyorum. Tutamıyorum tutamayacağımda kalemime güç vermeyi yazmayı istiyorum

1 Yorum “Hayata Köprü Kuruyorum

  1. Öldürecektim seni bende…

    kendimde o gücü bulabilseydim eğer…
    Sindiremeyecektim senden kalanları benden uzak mezarlara koymaya!!!

    Diyar diyar dolaşıp yine içime gömecektim seni en sonunda…
    “Ben demiştim”diyenlere, üzüntümü belli etmemek için kuşandığım

    mekanik tebessümlerimin ardındaki yaşlarla sulayacaktım taze mezar toprağına ektiğim çiçekleri…

    Ama ben seni içimde öldürmeye kıyamadım….

    Başarabilseydim incitecektim seni…

    incinmişliğimin verdiği cahil cesaretle…
    Ne var ne yok sayıp dökecektim karşına geçip…

    Kendimi hayrete düşürürcesine birer tokat gibi vuracaktım hiç kullanmadığım o ağır lafları…

    Kıracaktım seni binbir parçaya ayırana kadar…

    Duvardan duvara fırlatacaktım sevgi diye önüme sunduğun hastalıklı duygularını…

    Ama ben seni incitmeye de kıyamadım…

    Elimden gelseydi unutacaktım seni…
    Gözlerimden silecektim hayalini ve dilimden adını…

    Duman duman atacaktım seni bu şehirdeki tüm bacalardan;

    ama soluduğum havaya karışıp yine dolacaktın ciğerlerime…
    Onlarca damla döküp göz pınarlarımdan akıtacaktım seni sevgimin atığı diye

    ama ıslaklığın kalacaktı elmacık kemiklerimde…
    Bu kez de tenimin tuzuna karışacaktın…

    “Sözümü tutacağım ,adını anmayacağım”nağmelerini dinleyip neyi unutacağımı unutacaktım seni unutayım derken…

    Zaten ben seni unutmaya da kıyamadım…

    Ne kadar çabuk geldi ayrılık…

    Oysa daha yeni başlamıştık birbirimize ayak uydurmaya,

    daha doğrusu ayak uyduramamaya…

    Nedensizliklerin iç çekişlerini dinlerken vedalar bozdu suskunluğumuzu…

    Bana mıydı kızgınlığın yoksa kendine mi anlamadım…

    Kaçar gibi veda ettin…
    Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!

    Öldürecektim seni…
    İncitecektim seni…
    Unutacaktım seni….

    Kı-ya-ma-dımmm…!!!

    Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İşlem Sonucunu Girin * Zaman sınırı tükendi. Lütfen CAPTCHA'yı yeniden yükleyin.