Yıllarımı verdim suskunluğa!Günler, baharlar,
kışlar ve yazlarca, sesimde kayboldu suskunluğum!
Bakışı uzak, hasreti köylerde kalmış bir kentte
yaşar gibiyim, toprağa hasret, yeşile kanmış!
Uzatsam ellerimi dokunacağım sanki maviliklere,
toprağın kokusunu memleket kokusu gibi duyacağım
neredeyse.Hiç bir zaman kokusuna hasret
duyacağım bir köyüm olmadı halbuki.En büyük
hasretimi yaşadığım evim ve ailem hariç!
Yeniden doğmuş gibiyim, kalabalıklardan sıyrılıp
kendimi daha yeni bulmuş, kaybolmuşluktan
kurtulmuş bir sevinç var gözlerimde parıltısı
gün ışığına çıkmış! Umutlar tükendi demişken
tam, bir şeylerin varsızlığını umarsızlığa
kaptırmışken, nefes alan kelimeler, virgüller
varmış henüz noktasını bulmamış! Sevinci
kursağında kalmamış cümleler, hüznü taşısa
da heybesinde; şiirler kalmış, yazacağım!
Yapacağım daha çok işim varmış benim.
Umudum da varmışda, sanki bugün için
saklanmış en kuytu köşelere.
Hayatı zorlamaktan yana olmadım hiç bir
zaman.. .Sen neredeysen hayat oraya
götürür seni. Yakalayıp tutabileceğin bir
mevsimi bulamazsın!Kar istediği zaman
yağar , yağmuru tutamazsın!İstemezmiş
gibi yapsan da kaçamayacağın tek çıkmaz
köşedir kader! Kaçamadım, kaçmak da
istemedim zaten hiç!Seyretmek kaçmaktan
kolay geldi belki! Kendinden kaçışı kadar
insanı yaşamaktan soğutan başka bir şeyvar
mıdır? Sorgulamadan yaşamı , kendini
sorgulamak gerekmiş aslında…
Ne oldu bilmiyorum,bir vesile bir blogla açıldı
zihnim, birdenbire ışığa büründü kalemim.
Kimseler okumasa da kendi kendime methiyeler
düzenlesem de yaşadıkça yazacağım artık.
Yazdıkça yaşamayı daha bir kucaklayacağımdan
eminim… Kendimi bulma arayışım, kelimeleri
konuşturur gibi, sesimi duyuracak suskunluğuma…
En çok istediğim sevdiğim şeyi yapmasını başarmak,
yazmak..
Gerçek ben, buradayım!…
İşte tam burada!..Benim yazdığım sizin
okuduğunuz yerde yüzüm,gözlerim,benliğim…
Evet, yazmalı ve yaşamalıyım artık.. 38 yaşında,
yeniden keşfedebildiğim bir yaşam var parmaklarımın
ucunda.Harflerin arkasına gizlenmeyi bıraktığım
anda yeni doğmuş bebekler gibi ağlamayı,çığlığı
salıvereceğim,ortalığa düşse de çıplaklığım!
Hüznümden ve yazdıklarımdan utanmayacağım.
Saklanmayacağım artık…Ne derseniz deyin
okudukça,umrumda değil yazdıkça yaşayabildiğimi
hissetmenin sevinci var ya…Gözlerinizi görmüyorum
nasılsa!Öğrendim artık, sahiden nasıl bakarsan
öyle görürsün, baktığınız gibi değilim, bunu ben
biliyorum ya..Kendimi burada buldum ya!.Artık
bitti ya
suskunluğa esaretim!
Bir inatçı keçiye döndüm sonyıllarda.İnadım
suskunluğumaymış farkında olmadan, isyanım
sesimi duyuramamaktaymış..En çok istediğim şeyleri
yapabilmenin heyecanını ve gururunu yaşadım..
Hep isterdim bir bisiklete binmek bisikletin
üzerinde dosdoğru, dimdik durabilmek.Denemedim
değil,çok denedim,başaramamıştım…İlk önce onu başardım.Sonra bütün korkaklığıma rağmen,
araba kullanmayı.Bağırta bağırta müziği son sesiyle
açarak istediğimi yapabilmenin,dışarıda gülümseyen
bir havanın varlığını, yağmurun insanı ıslattığını
öğrendim. Karın bütün soğukluğuna rağmen
sevimliliğini keşfettim!Kendimi yendim, diyordum
artık, yapabileceğim bir şey kalmadı hayatta.
Antalya’da , denizle kardeş günleri yaşamak hariç.
Henüz ölmeyeceğim… Demek ki ,insan yaşadıkça
umut tükenmiyor,harflerin, kelimelerin arasında
buldum nefesimi, sesimi!Buldum ve yeniden
yitirmeyeceğim!
Yağmuru tuttum,
Bırakmayacağım.
Herkesin tutunacağı bir yağmur,
dokunacağı bir umut vardır.
Geç değil hiç bir şeyi çin, henüz
yaşayabiliyorsanız , tutunacak bir yağmurda
ıslanın, dilerim!
ESİR OLMAYIN SUSKUNLUÄžA!
ISLANMAK YAŞAMAKTIR
TUTUNUN YAÄžMURA
EN VEFALI YAR
GÖZYAŞLARINIZDIR