Sema kara elbisesini giyiyor yine, Adına gece diyor. Asfaltlar, bulutların gazametine uğruyor, Islak ıslak ağlıyorlar sanki, Ulan size ne oluyor ? Yine aynı semanın altında, Yine aynı asfaltın üstünde. Kim bilir, rüzgar yine bir yerlerde okşuyordur saçl…arını, Ve yağmur yanaklarından süzülüyordur usulca… Tozu toprağa kattı giderken, Ayağının değdiği topraktan pencere önü saksılara, omzuma düşen saç telini ekiyorum. Bugün, yarın açar ümidiyle. Hem belki kokusunu salar burun direklerime, Evim dört köşe olur heyecandan benimle. Kim bilir, rüzgar hibe eder belki bana asaletini, Bir martının kanadında ‘O’na doğru sürükler beni. Yağmur acır belki kurumasına saksıdaki saç teline, Bulutlara ortak koşar yağmur, salar kendini pencereme. Ve ardından Tanrı azad eder belki bendeki yalnızlığı. Etmezse katili olurum, Geceme karabasan havasında çöken yalnızlığın gırtlağına yapışırım, Bir umuduna kurşuna dizerim yalnızlığı. Evet hazırım, burnumun dikine çevirdim ayaklarımı, Bir selamını bekliyorum yakmak için bütün kaldırımları.
// Muti